Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, aylardır Türkiye‘de vergi ödenmediğinden şikayet ediyor. Önce, 2023 yılında kuyumcuların ortalama beyan ettiği aylık vergi matrahının 16.046 TL, avukatların yıllık beyan ettiği matrah kişi başı ortalama 17.805 TL ve doktorların ortalama beyan ettiği aylık vergi matrahının 27.376 TL olduğunu açıklayarak, rakamların çok düşük olduğunu ifade etmişti. Daha sonra Türkiye‘de ayda 5 milyon TL yani yılda 60 milyon TL harcayan ancak vergi ödemeyen 800 kişiyi incelemeye sevk ettiklerini açıkladı.

Bakanın, “Kuyumcuların aylık vergi matrahı 16.046 TL, bunlar çok düşük rakamlar” dediği kuyumculuk sektörü yakın takibe alınmış ve temmuz ayında 9 büyükşehirdeki işletmelerde fiili envanter yapılmıştı. Envanter sonuçları verimli bulunmuş ki; Vergi Denetim Kurulu’na bağlı Vergi Müfettişleri ve Gelir İdaresi Başkanlığı’na bağlı gelir uzmanlarından oluşan ekipler, denetimlerini genişletti. Bakanlık ekipleri, bu kez 36 ildeki 500’ü aşkın işletmede büyük ve riskli kuyumcu işletmelerine ilişkin denetim ve fiili envanter çalışması yaptı.

Şimşek, Türk vergi sistemi ile ilgili şikayetlerine “Arkadaşım İstanbul’da lüks semtte berbere gidiyor, 2.500 TL fiyat çıkıyor. Kartla ödeme almıyorlar. Arkadaşım, ‘üzerimde nakit yok’ deyince esnaf ‘bankamatik yakında’ diye cevap veriyor. Fahiş fiyat uygulanıp oyuna geldiğini düşünen arkadaşıma kuaför bu kez bir IBAN’a göndermesini söylüyor. Banka müdürü ‘Şirkete ya da size aitse olur gönderirim’ diyor. Fakat kuaför, IBAN’ın kardeşine ait olduğunu söylüyor. Arkadaşım bu kez ‘IBAN sahibi terörist de olabilir, kaçak da. Karttan alın, yoksa çıkıyorum’ diyor ama esnaf üzerine 500 TL komisyon koyarak POS’tan çekiyor. Biz o dükkana denetime gittik. Bir hafta kimse gelmedi. Çünkü müşterilerini ‘arayıp ‘gelmeyin’ demiş. Bu, zihniyet meselesi. Hepsi nakit ya %20-25 komisyon istiyor. Maliyede 5.500 denetim elemanım var. Ülkede kaç doktor, dişçi, kuaför, avukat var?” diyerek devam ediyor.

Ayrıca; bir kentimizde 32 daire satın alan bir vatandaşın vergi kaydının bulunmadığından, 65 milyon TL verip lüks araba alan binlerce kişinin gelirlerini izah edemediğinden ve %1 KDV’ye rağmen fırıncıların bile fiş kesmediğini ifade etti.

Şimşek, “Kimse vergi vermek istemiyor. Biz kayıt dışılığı önlemek konusunda samimiysek; ispat yükümlülüğünü devletten alıp vatandaşa, mükellefe yüklememiz gerekiyor” şeklinde açıklamalarını sürdürdü.

BAKAN İSTEDİĞİ DÜZENLEMELERİ YAPTIRAMADI, YAPTIRAMAYACAK DA!

Yaz aylarını “az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alacağı” masalı ile geçirdik. Çıkartılması düşünülen düzenlemeler iş dünyası ve iktidarın iç dinamiklerinin duvarını geçemedi.

- Ciro üzerinden %2 vergi,

- Asgari gelir vergisi,

- Asgari Kurumlar Vergisi yasalaştı ama asgari %10 vergi alınması amacını gerçekleştirmesi mümkün değil,

- Özel gider bildirimi uygulaması Meclis‘e bile gelemedi. Beyan ettikleri gelirleriyle harcamaları arasında %20’yi aşan fark tespit edilenlerden “özel gider bildirimi” istenecek, giderleri ile harcamalarını izah edemeyenlerin gider farkları arızi kazanç olarak vergiye tabi tutulacaktı.

Bütün bunları çıkartamayıp, “ispat külfeti devletten mükellefe geçsin” demek sistemi düzeltmek yerine tamamen yok etmeyi seçmektir. Mehmet Şimşek‘in iyi niyetle çabaladığını, hatta çırpındığını çok net görüyoruz. Bu çabayı gören Maliye teşkilatı mensupları da çok ciddi sorunlarına rağmen, Bakan’a gece gündüz çalışarak destek oluyorlar.

“İspat yükümlülüğü mükellefe ait olsun” açıklaması, duvarları aşamıyorumun ilanıdır.

Vergi Usul Kanunu’nun “ispat” başlığını taşıyan 3/B maddesi uyarınca; vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Vergi Hukuku’nda ispat yükümlülüğü, iddiada bulunan tarafa aittir. Ayrıca vergi incelemesinde amaç gerçeği tespit etmektir.

Bütün bunları bir kenara bırakıp, mükellefe, “Sen 10 milyon TL vergi kaçırdın, kaçırmadığını ispat et.” diyeceksiniz, öyle mi?

Yapılması gereken şey çok basit. Gelir Vergisi’nde kaynak kuramından net artış kuramına geçip, malı değil parayı takip edeceğiz. Gelirin tanımı da “Gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği, tasarruf veya harcamasına kaynak teşkil eden her türlü kazanç ve iratların safı tutarıdır.” şeklinde olacak.

Çözüm belli iken “ispat” yükümlülüğü mükellefe geçsin demek; cezaları 2.5 kattan 23 kata kadar artırarak kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alacağını sanmak, gerçekten bu ülkeyi 
tanımamaktır.

Tüm sorularınız için bizimle iletişime geçebilirsiniz.