Bu gün Cumhuriyetin kuruluş yıldönümü, yüz yılı devirdik. Biz görür müyüz, bilemiyorum ama inşallah nice yüz yıllar devirir. Yüzyılın tarihçesini tarih bilimi dışında çeşitli bilim alanları açısından da ayrı ayrı çıkarmak mümkün. Ben bu tarihçeye geçmişten geleceğe doğru, çok yüzeysel veya tepeden de olsa kuş bakışı bakmaya çalışacağım. Ne de olsa, düne yaslanmayan bu günün yarını olmaz.
Cumhuriyetin asli göstergesi Millet Meclisi ilk kanununu vergi alanında çıkardı. Aşar’ı kaldırdı. Sonra pek çok vergi düzenlemesi kabul edildi. 1950’li yıllarda vergi reformu gerçekleştirildi. O güne göre çağdaş bir sisteme geçildi.
Sonrasında bu sistem 60’lı yılların başında gözden geçirildi. Sistemi ilerletmek için rahmetli Ali Alaybek’in başkanlığında Vergi Reform Komisyonu kuruldu. 6 cilt olarak yayımlanan raporları yayınlandı. 70’li yılların başında Birleşmiş Milletler’den uzmanlar getirtildi, raporlar hazırlattırıldı. Ancak 60’lı ve 70’li yıllarda vergi hukukunu ve mevzuatını ileri götüren pek bir gelişme yaşanmadı. Bunun sebebi vergi hukukunun dışında. Sık hükümet değişiklikleri, kurulan hükümetlerin daha güncel sorunlarla uğraşmak durumunda kalması, yasamanın iki meclisli olarak yavaş çalışması gibi pek çok neden vergi mevzuatının gözden geçirilmesini engelledi.
80’li yıllarda ise önce Milli Güvenlik Konseyi zamanında önce mevzuattaki eskiyen düzenlemeler gözden geçirildi, ancak sistem pek ileriye götürülmedi. Nihayet 1985’te katma değer vergisi sistemine geçildi. Çok sayıdaki verginin yerine geçen KDV Kanunu, sanayileşmenin önünde bir engel olarak görülen ve KOBİ’leri inleten istihsal vergisini yürürlükten kaldırdı.
Bu arada vergi sistemimiz servet beyanı, gider beyanı, ortalama kâr haddi, hayat standarttı gibi vergi güvenlik önlemlerini kaybetti.
Bu yıllardan sonra, Türk vergi sisteminde reform denilebilecek her hangi bir hareket maalesef olmadı. Tek gelişme 2005 yılında yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’na geçiş oldu.
Bunun ötesinde her gelen Bakan, reform adı altında, reform olmakla uzak - yakın ilgisi olmayan mevzuat değişikliklerini torba kanunlarla yaşama geçirdi. Vergi sitemini geliştirmek, çağdaş ve adil bir vergi sitemine ulaşma amacının yerini Hazine’ye gelir sağlamak
Netice de ilkelerini adeta kaybetmiş, yürürlükteki maddelerinin yanı sıra olmayan maddeler, mükerrer maddelerle, ek maddelerle dolu, aslî maddeleri kadar geçici maddelerle dolu bir vergi mevzuatına kadar geldik. Sistemi dolaylı vergilerin üzerine yıktık, doğrudan vergileri de stopajla toplar hale geldik. Otomobilde, tekel ürünlerinde, telekominikasyonda, akaryakıtta ve daha birçok üründe mal bedelini de aşan vergileri ödemeye başladık. Mali güce göre vergilendirme ilkesini unuttuk.
Bu vergi sistemiyle bir yerlere gitmenin, Hazine’ye sağlıklı vergi toplamanın mümkün olamayacağı aşikâr…
Şimdilerde, ağır ve ölçüsüz, etkinlikten uzak ceza sistemi ve denetimin yetersizliği karşısında “bir alışveriş-bir fiş” sloganına dayanan vergi iadesi sistemini kaldırıp, vergi kültürü ve vatandaşlık bilinci adına bir şeyler yapmak yerine, toplumsal yapıyı zedeleyecek “kişileri muhbir yap” sistemini koymaya çalışıyoruz.
O halde ne yapmalıyız.
Yeni bir vergi ve denetim sistemini kurmak zorundayız. Vergi mevzuatını, eskilerin deyişi ile keenlemyekün sayarak, yeniden yazmak zorundayız.
Bunun için, nasıl Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve usul kanunları için özel komisyonları özel yönetmeliklere dayalı olarak kurarak sabırla çalıştırdıysak, aynı yöntemi izlemek aynı başarıyı sağlayacaktır. Ancak bu komisyonlara seçilecek kişilerde de kayırmacılığın yerini liyakatin alması zorunludur.
Böyle bir çalışmanın amacını gerçekleştirmeye, 2005’lerden sonra etkinliğini yitirmiş vergi konseyinin yapısı ve oluşumu itibariyle elverişli olmadığını düşünerek, özel komisyonlar düşüncesinde ısrar etmek durumundayım.
Vergi bilincini yaratmak, gönüllü uyuma ulaşmak için elbette ki vergi mevzuatı yetmez. Şeffaf vergi istatistiklerini en ayrıntılı bir şekilde yayınlayan gelir idaresine ve toplanan vergilerin nereye harcandığını ayrıntılı ancak en basit şekli ile açıklayan bir hazine yönetimine de ulaşmak zorundayız.
Burada daha çok söylenecek şey var. Ancak ben sadece temel noktalara kuş bakışı bakmaya çalıştım.
Aksi halde vergi sistemi için önümüz karanlık. Kusura bakmayın, dost acı söyler.