AYM karar vermeden mahkemelerin verdikleri ret kararları kesinleşirse ne olur?
Değerli okurlar, deprem nedeniyle getirildiği ifade edilen ve kamuoyunda "deprem vergisi" olarak da anılan tek seferlik "ek vergi" tahakkukunu çoğu kurumlar vergisi mükellefi ihtirazî kayıtla beyan etti ve düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile dava açtı.
Ek vergi hangi matrahlar üzerinden hesaplandı?
Ek vergi, 7440 sayılı Torba Kanunun 10 uncu maddesinin 27'nci fıkrasıyla ihdas edilmişti ve kurumlar vergisi mükelleflerinin 2022 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinde beyan ettikleri indirim ve istisnalar ile Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi kapsamındaki teşvik belgeli yatırımlar üzerinden hesaplanan indirimli kurumlar vergisi matrahları üzerinden yüzde 10 (iştirak kazancı istisnasında yüzde 5) oranında tahakkuk ettirilmişti.
Düzenlemede, ek vergi kapsamına giren istisna ve indirimler tek tek sayılmamış, ek vergiye tabi olmayan istisna ve indirimlerin sayılması yoluna gidilmiş bulunuyor. Bunun şu açıdan önemi var: Eğer ek vergi düzenlemesi, hangi istisna veya indirim için dava açılmış olursa olsun, ek vergiye ilişkin hüküm genel olarak iptal edilirse (istisna ve indirimler bakımından hüküm tek olduğu için bunun aksi bir olasılık zaten mümkün olamaz, örneğin Anayasa Mahkemesi "hükmü emisyon primleri yönünden iptal ediyorum" şeklinde karar veremez), iptal davasına vesile olan davanın açıldığı konu ile sınırlı olmaksızın tüm kapsama giren istisna ve indirimler açısından sonuç yaratır. Çünkü tüm bu istisna ve indirimlerin yasal dayanağı ortadan kalkmış olur.
Anayasa Mahkemesince soyut ve somut norm denetimi nasıl yapılıyor? Ek vergide hangi yol kullanıldı?
Anayasamıza göre kanunların Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açabilme hakkı Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere ait bulunuyor. Bu başvuru yoluna "soyut norm denetimi" deniyor.
Bu düzenlemeye yönelik dava açmaya yetkili olanlar tarafından bir iptal davası açılmadı. Cumhurbaşkanı ile iktidar partisinin iptal davası açmayacakları kesindi, ancak bu tür düzenlemeler için genelde iptal davası açan Ana Muhalefet Partisi CHP'nin dava açmamasını ilginç buluyorum. Demek ki çok az da olsa iktidar ve muhalefet bazı konularda uzlaşabiliyor.
CHP ek motorlu taşıtlar vergisi için iptal davası açtığı halde ek kurumlar vergisi için açmadı. Her ikisi de deprem gerekçesiyle ihdas edildiğine göre bu farklı yaklaşımın gerekçesi, ek kurumlar vergisi mükellefinin, istisna ve indirimlerden yararlanan, bu nedenle düşük vergi ödeyen kurumlar olması olabilir.
Sonuç itibariyle "iptal davası" yolu kullanılmadığı için geriye "somut norm denetimi" olarak adlandırılan "itiraz yolu" kaldı.
İtiraz yolunda, bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakabiliyor.
İşte ek vergi yönünden 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamelerini ihtirazî kayıtla veren kurumlar bu yolu kullanarak dava açabildiler.
Bu yolun sonuç verebilmesi için en azından bir mahkemenin ek vergi düzenlemesini Anayasaya aykırı görmesi veya davacıların ileri sürdüğü Anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması gerekiyor. Bu durumda ilgili mahkeme Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakıyor.
Ek vergi davalarında vergi mahkemelerinin yaklaşımı ne yönde oluştu?
Şu ana kadar açılan davalarda, bizim bildiğimiz biri dışında vergi mahkemeleri, davacıların Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bulmadılar ve tahakkuk eden vergide yasal herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı sonucuna vararak davaların reddine karar verdiler.
İstanbul 1.Vergi Mahkemesi Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi buldu!
Şu ana kadar bizim bilgimiz dahiline giren tek farklı yaklaşım, ek vergi düzenlemesine ilişkin 7440 sayılı Kanun'un 10/27. maddesinin iptali istemiyle somut norm denetimi yoluyla İstanbul 1. Vergi Mahkemesi'nin Anayasa Mahkemesi'ne başvurması oldu. Dikkatinizi çekmiştir, Mahkeme, maddenin tümünün iptali istemi ile başvuru yapmış bulunuyor. Anayasa Mahkemesi başvuruyu E.2023/169'a kaydederek esastan incelenmesine karar verdi.
Bu gelişme gerçekten övgüye değer, çünkü bu başvuru da olmasa konunun Anayasa Mahkemesi (AYM) gündemine taşınması belki de hiç mümkün olmayabilecekti. Şimdi Anayasa Mahkemesince iptal kararı verilip verilemeyeceğini tabii ki bilemeyiz, ancak konu hakkında artık AYM tarafından bir karar verileceğinin kesinleştiğini memnuniyetle söyleyebiliriz.
Bu karara karşı mahkemelerin tutumu ne oldu?
Maalesef bu karara rağmen mahkemeler bekletme kararı vermeden davaların reddi yönündeki yaklaşımlarını sürdürdüler/sürdürüyorlar.
Kişisel beklentim, konunun itiraz yoluyla AYM gündemine taşınması sonrasında vergi mahkemelerinin ve davayı istinaf yoluyla inceleyen bölge idare mahkemelerinin AYM tarafından karar verilinceye kadar bekletme kararı almaları yönündeydi.
Şu ana kadar benim bildiğim tek bir mahkeme (İstanbul 8.Vergi Mahkemesi), bakmakta olduğu davalarda, AYM tarafından bir karar verilmesinin beklenilmesi gerektiği yönünde kararlar veriyor.
İlgili kararın gerekçesi aynen şöyle:
"…duruşma günü tayin edilip duruşma davetiyeleri taraflara tebliğ edildikten sonra ortaya yeni bir hukuki durum çıktığı, 7440 sayılı Kanun'un 10/27. maddesinin iptali istemiyle somut norm denetimi yoluyla İstanbul 1. Vergi Mahkemesi'nce Anayasa Mahkemesi'ne başvurulduğu ve söz konusu dosyanın Anayasa Mahkemesi'nde 2023/169 esasına kayıt aldığı görülmüştür.
Bu durumda, dava konusu kurumlar ek vergisinin dayanağı olan söz konusu Kanun maddesinin Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla somut norm denetimiyle açılan davanın Anayasa Mahkemesi'nde derdest olduğu, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararın doğrudan işbu davanın sonucuna etki edeceği anlaşılmış olup bu sebeple, söz konusu dosyada Anayasa Mahkemesi tarafından bir karar verilmesinin beklenilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır."
İnsanı umutlandıran gerçekten önemli bir karar! Umarım diğer mahkemeler de bu doğrultuda karar verirler…
AYM karar vermeden mahkemelerin verdikleri ret kararları kesinleşirse ne olur?
AYM İstanbul 1. Vergi Mahkemesinin itiraz başvurusunu görüşmeden mahkemelerin verdikleri red kararları kesinleşirse, bu kişiler bakımından yargı süreci tükenmiş olur. Yani sonradan AYM iptal kararı verse bile bu kişiler iptal kararından yararlanamazlar.
Bu nedenle AYM'nin konuyu bir an önce gündemine almasını umuyorum.
Kaynak: t24.com.tr